ABD’nin gizli silahı HAARP nedir

Yüksek Frekanslı Aktif Auroral Araştırma Programı (HAARP), Alaska’nın Gakona bölgesinde bulunan ve iyonosferin özelliklerini ve davranışlarını incelemeyi amaçlayan bilimsel bir girişimdir.

İyonosfer, Dünya yüzeyinin yaklaşık 80 ila 640 kilometre yukarısında uzanan ve uzayın hemen kıyısında yer alan önemli bir atmosfer katmanıdır.

Bu katman, güneşten gelen ultraviyole ışınlar nedeniyle iyonize atomlar ve moleküller içerir ve radyo dalgalarının yayılmasında kritik bir rol oynar.

HAARP, iyonosferi yapay olarak uyararak ve tepkilerini inceleyerek bu katman hakkında daha fazla bilgi edinmeyi ve insanlığın yararına kullanmayı hedefliyor.

1993’TE BAŞLATILDI

HAARP, 1993 yılında ABD Hava Kuvvetleri ve ABD Donanması tarafından ortaklaşa başlatılmış ve 2014 yılına kadar askeri bir program olarak yürütüldü.

Bu dönemde, HAARP projesi, Savunma İleri Araştırma Projeleri Ajansı (DARPA) ve BAE Advanced Technologies gibi kuruluşların da katkısıyla geliştirildi.

2015 yılında programın yönetimi Alaska Fairbanks Üniversitesi’ne devredilmiş ve HAARP, bir araştırma ve geliştirme anlaşması kapsamında iyonosferik olayları incelemeye devam etmiştir.

HAARP NASIL ÇALIŞIYOR

HAARP’ın temel enstrümanı, İyonosferik Araştırma Enstrümanı (IRI) olarak adlandırılan yüksek güçlü bir radyo vericisidir.

IRI, 33 dönümlük bir alana yayılmış 180 adet çapraz dipol antenden oluşan bir faz dizisidir ve üst atmosfere ve iyonosfere 3.6 megawatt güçte radyo dalgaları yayabilir.

Bu antenler, 2.7 ila 10 MHz aralığında frekanslarda iletim yapabilir ve gelişmiş bir faz dizisi oluşturdukları için iletilen ışın birçok farklı şekil alabilir, geniş bir açısal aralıkta taranabilir ve birden fazla ışın oluşturulabilir.

Vericinin dar bir radyasyon demeti yukarı doğru yönlendirilmiştir ve uzayda nispeten küçük bir hacmi aydınlatır. Bu sayede, HAARP’ın etkileri, hedeflenen bölge dışında minimum düzeyde kalır.

HAARP’ta ayrıca, Dünya’nın manyetik alanındaki değişimleri izlemek için Alaska Fairbanks Üniversitesi Jeofizik Enstitüsü tarafından inşa edilmiş bir akı geçidi manyetometresi, bilim insanlarının IRI çalışması için uygun frekansları seçmelerini sağlayan bir digisond ve Tokyo Üniversitesi tarafından sağlanan, değişen jeomanyetik alanı 0-5 Hz Ultra Düşük Frekans (ULF) aralığında ölçen bir indüksiyon manyetometresi gibi başka bilimsel araçlar da bulunuyor.

Bu araçlar, HAARP’ın iyonosferdeki değişiklikleri daha hassas bir şekilde ölçmesine ve analiz etmesine olanak tanıyor.

HAARP, iyonosferdeki elektronları ısıtarak ve küçük pertürbasyonlar (rahatsızlıklar) yaratarak çalışır. Bu pertürbasyonlar, doğada güneş fırtınaları veya yıldırım gibi olaylar sonucu meydana gelen etkileşimlere benzerdir, ancak HAARP sayesinde bilim insanları bu pertürbasyonların ne zaman ve nerede meydana geleceğini kontrol edebilir ve etkilerini ölçebilirler.

Bu, tıpkı bir laboratuvar ortamında kontrollü deneyler yapmak gibidir. Ayrıca, ölçümlerin gerçekten araştırmacıların düşündüklerini gösterdiğini doğrulamak için deneyleri tekrarlayabilirler .

HAARP’ın çalışma prensibini daha iyi anlamak için şu örneği düşünebiliriz: Bir mikrodalga fırın, yiyecekleri ısıtmak için elektromanyetik dalgalar kullanır. HAARP da benzer şekilde, iyonosferdeki elektronları ısıtmak için radyo dalgaları kullanır. Ancak, HAARP’ın gücü bir mikrodalga fırından çok daha fazladır ve iyonosferdeki etkileri daha geniş bir alana yayılabilir.

HAARP, iyonosferde plazma yapıları ve düzensizlikler oluşturmak, iyonosferi bir anten gibi kullanarak düşük frekanslı dalgaları uyarmak, zayıf ışıklı aurora benzeri parıltılar yaratmak ve çeşitli başka deneyler yapmak için kullanılabilir.

KOMPLO TEORİLERİ

HAARP, özellikle internette birçok komplo teorisinin hedefi oldu. En yaygın iddialardan bazıları şunlar:

Hava Manipülasyonu: Bazı kişiler, HAARP’ın kasırgalar, depremler ve tsunamiler gibi doğal afetlere neden olmak için hava durumunu kontrol etmek için kullanıldığını iddia etmiştir .

Zihin Kontrolü: Bazı kişiler, radyo dalgalarının insan davranışlarını etkileyebileceği fikrine dayanarak, HAARP’ın zihin kontrolü veya beyin yıkama amacıyla kullanıldığını iddia ediyor.

Uzaylı İletişimi: HAARP’ın dünya dışı yaşam formlarıyla iletişim kurmak için kullanıldığını öne süren komplo teorisyenleri de var.

Bu iddialar, bilim insanları ve alanında uzman kişiler tarafından geniş çapta çürütültü.

Bilimsel topluluk, HAARP’ın doğal afetlere neden olma, zihinleri kontrol etme veya uzaylılarla iletişim kurma yeteneğine sahip olmadığını söylüyor.

HAARP’ın komplo teorilerine konu olmasının nedenlerinden biri, projenin gizemli ve anlaşılması güç bir konu olan iyonosfer üzerine odaklanmasıdır.

İnsanların çoğu, iyonosfer hakkında yeterli bilgiye sahip olmadığı için HAARP’ın ne yaptığını ve nasıl çalıştığını tam olarak anlayamıyor.

Bu da, bazı kişilerin HAARP hakkında yanlış bilgilere ve komplo teorilerine inanmasına yol açabiliyor.

HAARP’ın iyonosfere yaydığı enerji miktarı, güneş tarafından doğal olarak sağlanan enerjiden çok daha azdır ve HAARP’ın neden olabileceği herhangi bir etkinin çok küçük ve kısa ömürlü olduğu vurgulanıyorç

Örneğin, HAARP tarafından yapay olarak oluşturulan auroralar, doğal auroralardan çok daha zayıftır ve sadece birkaç saniye sürer.

ÇEVRESEL ETKİLER

HAARP’ın çevresel etkileri konusunda bazı endişeler dile getiriliyor. Ancak, yapılan araştırmalar HAARP’ın çevre üzerinde önemli bir olumsuz etkiye sahip olmadığını gösterdi.

HAARP’ın iyonosfere yaydığı enerji miktarı, güneş tarafından doğal olarak sağlanan enerjiden çok daha azdır ve HAARP’ın neden olabileceği herhangi bir etkinin çok küçük ve kısa ömürlü olduğu vurgulanmaktadır.

HAARP, yerel elektrik şebekesinden yalnızca aydınlatma, ısıtma ve bilgisayarlar için kullanılan güç tüketir.

Araştırma operasyonları sırasında HAARP, IRI’yi çalıştırmak için kendi jeneratörlerini kullanır. Bu da HAARP’ın enerji tüketiminin çevre üzerindeki etkisini minimum düzeyde tutar.

HAARP, çevresel etki değerlendirmesinden geçmiş ve Ulusal Çevre Politikası Yasası’na uygun olarak faaliyet gösteriyor.

Bu değerlendirmelerde, HAARP’ın çevre üzerindeki olası etkileri detaylı bir şekilde incelenmiş ve projenin çevreye zarar vermeyecek şekilde tasarlandığı doğrulanmıştır.